Ekrem İmamoğlu, Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı, politikacılardan oluşan “turpları” heybesine doldurup, içinden teker teker çıkaracaklarını cezalandırmaya hazırlanırken, talimatlı savcılar da boş durmuyor.
Geçen gün yazmıştım, şu anda 14 milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması için yazılmış Cumhurbaşkanlığı tezkereleri TBMM Başkanlığı’nda bekliyor.
Dün de önce CHP İstanbul Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın, ardından Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, onun hemen ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturmalar başlatıldı.
CHP Gençlik Kolları Başkanı, savcılığa ifade vermek için çağrılsa gitmeyecekmiş gibi polis nezaretinde Adliye’ye götürüldü.
Cem Aydın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na hakaret ettiği ve terör örgütlerine hedef gösterdiği iddiasıyla sorgulandı ve “yurtdışına çıkış yasağı” konularak serbest bırakıldı.
Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturma ise yine aynı savcıya hakaret ettiği iddiası.
Ümit Özdağ hakkında resen açılan soruşturmada da cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddia ediliyor.
Aydın, İmamoğlu ve Özdağ hakkındaki soruşturmalar nasıl sonuçlanacak, bence savcılar dahil kimse bilmiyor.
Bu konularda tek yetkilinin yürütme organının başında yer aldığını söyleyebilirim.
Anayasaya göre “yargıya emir ve talimat verilemez, telkin yapılamaz.”
Anayasa’yı dinleyen kaldı mı diye sorabilirsiniz tabii; kalmamış gibi görünüyor.
Bir zamanlar AB’ye uyum göstereceğiz diye TCK’ya konulan bir madde ile “soruşturma ve kovuşturma” aşamasında savcı ve hâkimleri “etkilemeye teşebbüs” suç haline getirilmişti.
Fakat iktidar 18 Haziran 2014’te torba yasa ile madde metninden “soruşturma” kelimesini çıkardı!
“Soruşturma” aşamasında savcılara ya da tutuklama kararı verme yetkisine sahip sulh ceza hâkimlerine emir verildiğini, siyasi konularda soruşturma ve tutuklama kararlarının “yukarıdan” emredildiğini biliyoruz.
Onun için İstanbul’a görevle gönderilen savcının “gurur yapıp” bu soruşturmaları açtığına inanmamız kolay değil.
Türkiye, son hızla bir diktatörlük rejimine doğru gidiyor.
Erdoğan rejimi, kaybedeceğini gördüğü gelecek seçim için yol temizliğine bir ucundan başlamış görünüyor.
Tıpkı Rusya ya da İran’da olduğu gibi “rejimin kabul gördüğü adayların” seçime girebileceği, uygun görmediklerinin giremeyeceği, girmeyi başarıp kazansalar da görev yaptırılmayacağı bir düzene doğru gidiyoruz.
Bunu yapmak için Anayasayı filan değiştirmelerine, kanunlara maddeler eklemelerine de gerek yok.
Savcılar ve hâkîmler kulaklarını dikmiş yukarıdan gelecek emirleri bekliyorlar.
HSK, YSK gibi kurumlar, tamamen siyasete teslim olmuş durumda.
Elimizde demokrasi adına bir seçimler kalmıştı, onu da yargı marifetiyle elimizden alacaklar gibi görünüyor.
* * *
Devlet memuru, seçilmişi görevinden alabilecek mi?
Seçimle işbaşına gelmiş bir kamu görevlisi, bir devlet memurunun kararıyla denetleme bitene kadar görevinden uzaklaştırılabilecek. Yürütme organlarının sahip oldukları yetkileri kanunları zorlayarak ne şekilde genişletmeye çalıştıklarını hepimiz biliyoruz |
TBMM Genel Kurulu
Erdoğan rejimi bir yandan adliye marifetiyle siyaset ve muhalefet yapmayı yasaklamanın adımlarını atarken diğer yandan da sessiz sedasız hukuki bir alt yapı hazırlığı içinde.
Geçtiğimiz hafta, grip nedeniyle yazı yazamadığım günlerde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bir torba yasa teklifi kabul edildi.
Bugün yarın TBMM Genel Kurulu’nda da iktidar partilerinin çoğunluğu tarafından kabul edilip, yasalaşır ve uygulanmaya başlar.
Torba kanun teklifi, Devlet Denetleme Kurulu’na (DDK) bazı yetkiler veren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin AYM tarafından iptal edilmesi nedeniyle hazırlandı.
Kanun ile DDK’ya “memurlar ve diğer kamu görevlilerini” görevden uzaklaştırma yetkisi de veriliyor.
Kanunda “memurlar” diye geçen kamu görevlileri adı üzerinde devlet memurlarından oluşuyor.
Yetkinin “kamu görevlilerini” kapsar şekilde genişletilmesi ise “seçimle iş başına gelen kamu görevlilerini” de ilgilendiriyor olmalı.
Yani belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, muhtarlar gibi “memur” olmayan kamu görevlileri.
Böylece seçimle işbaşına gelmiş bir kamu görevlisi, bir devlet memurunun kararıyla denetleme bitene kadar görevinden uzaklaştırılabilecek.
AKP’li komisyon üyeleri DDK’nın Belediyeleri denetlemeyeceğini, bunun İçişleri Bakanlığı’nın görevi olduğunu söylüyorlar ama yürütme organlarının sahip oldukları yetkileri kanunları zorlayarak ne şekilde genişletmeye çalıştıklarını hepimiz biliyoruz.
Bakalım TBMM Genel Kurulu’ndaki tartışmalar bize ne gösterecek?
* * *
Generalin zekâsına bak!
Bir Tuğgeneral, teğmenlerden birine “deizm hakkında ne düşünüyorsunuz? Bayan Harbiyeliler nasıl ibadet ediyorlar?” gibi sorular sormuş. Bu adam albaylıktan generalliğe kimin ittirmesiyle terfi edebilmiş? Bir tarikat kontenjanı mı kullanıldı acaba? |
"Mustafa Kemal"in askerleriyiz sloganı atan teğmenler
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla kılıç çatıp, “subay yemini” eden 5 teğmen ile 3 birlik komutanı sözlü savunmalarını yaptılar.
Teğmenlerin avukatlarından Serdar Öztürk’ün yaptığı açıklamaya göre, Yüksek Disiplin Kurulu üyesi bir Tuğgeneral, teğmenlerden birine “deizm hakkında ne düşünüyorsunuz? Bayan Harbiyeliler nasıl ibadet ediyorlar?” gibi sorular sormuş.
Diğer YDK üyeleri “bunlar bizim konumuz” değil diyerek soruları geçiştirmişler, teğmenler de yanıt vermek zorunda kalmamış.
Böyle bir soruşturmada, aklına bu sorular gelen bir general var yani.
İşlendiği iddia edilen “disiplin suçuyla”, deizm arasında nasıl bir ilişki kurabiliyor?
Kadın teğmenlerden söz ederken minibüs muavini ağzıyla “bayan teğmen” demesi de bir başka alem.
Gerçekten merak ettim, bu adam albaylıktan generalliğe kimin ittirmesiyle terfi edebilmiş?
Bir tarikat kontenjanı mı kullanıldı acaba?
Cüppeli amiral terfi edemedi, bari araya bunu sokuşturalım mı dediler?
Allah Reis’e siyasi ömür verirse, 8 – 10 sene sonrasının genelkurmay başkanı bugünden belli demektir.
Mehmet Y. Yılmaz kimdir?
Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu
Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.
12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı
Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu
1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.
Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.
1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.
2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.
2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.
Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı.
"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.
|